Bayram tatilinin bedenimde ve ruhumda harika bir huzur bıraktığını inkâr edersem nankörlük yapmış olurum. Uzun zamandır böylesine tatlı bir bayram geçirmemiştim sanırım. Dünyalık işlerle meşgul olduğumuz ve mücadele ettiğimiz ne varsa, hepimiz biliyoruz ki boş! Ama işte maalesef mecburuz… Bu mecburiyetlerimiz bazen bizlere öyle büyük saçmalıklar yüklüyor ki; bir bakıyorsunuz dibi karanlık çukurda “sesimi duyan var mı?” nidaları ile kurtuluş çığlıkları atıyoruz. Nefes almaya başladığınızda Allah’ım şana şükürler olsun diyerek silkelenip üzerimizdeki tüm pislikleri bir kenara bırakıp gerçeğe doğru koşuyor insan…
İşte ben de koşmaya başladım dostlarım. Hiç durmamak üzere nefesimin yettiği, gücümün yettiği, ömrümün yettiği yere kadar koşacağım! Yorulduğunuzda terinizi silip bir bardak suyunuzu verecek eşiniz, elinizi tutarak ilahi bir enerji ile size kudretini iliklerinize kadar hissettirecek bir de yavrunuz var mı? Dünyanın en büyük kahramanısınız. Allah kimseyi ne eşi, ne de yavrusu ile sınava tabi tutmasın kıymetli dostlarım… Eğer bir aileyseniz onlara sımsıkı sarılın! Sevgisiz ve ilgisiz bırakmayın! Görün o zaman Dünya size daha değerli olacak…
***
Biliyorum biraz duygusal bir giriş oldu ama yazımın bu kısmını en sona bırakıp birazdan yazacaklarımın önünde bir set oluşsun istemedim. Neyse konumuza gelelim…
Bayram tatile girmeden önce Silivri’deki tüm billboardlara rengârenk afişler asıldı. İnanın daha ilk gördüğümde dedim ki; “Ohaaaa, Çüüşşş, Yuuhhh!”
Saydırdım işte…
Afedersiniz, biraz kaba tabirler ama, konunun ham maddesi işlenmemiş olunca inceden ses çıkartamıyorum bende napayım… Kodum bozuk! Velhasıl, festivalden çok festival afişlerinin konuşulacağını, ben o an kafamda kurdum da kurdum. Nitekim öyle oldu. Bayram tatili biter bitmez ilçenin tek gündem maddesi 55. Yoğurt Festivali’nin afişleri oldu. Peki, ne var bu afişlerde dersiniz? Anlatayım efendim.
Şimdi seven göz kusur görmez diyeceğimde, bu kusuru görmeyen gözü de at çöpe gitsin be kardeşim! Yani tamam renkler ve tatların tartışmasını size anlatmayacağım ama, bu kadar da aptal yerine koymayalım bu milleti olur mu? Öyle sıradan bir festivalmiş gibi ifade ederek “haydi gelin” diyebileceğiniz bir organizasyon değil bu. Aynısını geçen sene de yaptınız! Kortej yürüyüşü adı altında başlatılan festivale “Barış Yürüyüşü” diye saçma bir kulp uydurup, resmen HDP’nin ekmeğine yağ sürdünüz. Yetmedi, yine bu partinin mensupları ile kol kola girerek güvercinler uçurdunuz. Silivri’mize ait geleneksel bu güzel etkinliğimizin resmen içine ettiniz! Sen, Özcan Işıklar! Senin kirli siyasi hesapların yüzünden bu güzel ilçede bu partinin sürekli propagandası yapılıyor. En acısı da bunun için kendileri ne emek, ne para, ne de herhangi bir gayret sarf etmiyorlar. Neden mi? Çünkü senin gibi sahte bir CHP’li Belediye Başkanı var Silivri’nin… Her defasında kendince siyasi çıkarların doğrultusunda bir strateji belirleyip onu uygularken, ne sana oy veren gerçek sosyal demokratları, ne de bu ilçenin hassas dengelerini korumuyorsun. Senin için varsa yoksa hesaplar değil mi? Bak sana tavsiyem bu yoldan bir an evvel dön! Bu gittiğin yolun sonu bataklık başkan! Senin hesaplarının üzerinde bir hesap daha var ki, karşısında durabilecek hiçbir kuvvet yoktur.
Yahu ben anlamıyorum! Sana büyü mü yaptılar, sana ne oldu? Bir insanın terazisi bu kadar mı bozulur. Hani diyorum insan beşer, kul’dur şaşar ama sen de kronikleşmiş bir durum söz konusu… Ama bazen bu milletin bam teline dokunuyor ve hassasiyetlerini kaşıyorsun! Ulusal gazetelere demeç verip; “Biz HDP ile bir masa başında toplanabiliyoruz” diyorsun. HDP nevruz kutlaması yapıyor, apo’nun bayrağını asıp PKK lehine zılgıtların atıldığı programların ses, ışık ve sahne parasını belediye kasasından ödüyorsun! Yetmiyor, bu sene de dört bir yana afişler asıyor, bin bir renk varken özellikle HDP’nin logosunda kullanılan tüm renkleri yoğurt festivalinin üzerine kara bir leke gibi kaplatıyorsun! Yapma…
Sana birkaç kez tavsiyede bulundum. Geç HDP’ye tak rozetini bilelim senin de ne olduğunu. Sana sırf Atatürk’ün kurduğu parti sevdası ile oy veren o temiz vatandaşların duyguları ile dalga geçmemiş olursun. Sana da zor. Ben senin haline de üzülüyorum cidden bak! İstersen bu sene planladığın 14-15-16 Temmuzda yapacağın “Geleneksel HDP’ye şirin gözükme ve oy avı partin” için sana yine bir kolaylık daha sağlayayım, seni ne kadar düşünüyorum gör. Davetiyelerin üzerindeki logo var ya, oradaki yoğurtçu heykelini al, koy Garkad ağacını tamam mı? Zaten kortej yürüyüşü oldu “Barış Yürüyüşü” oohhh… En azından kortejimiz kirlenmesin bari. Eh bu kadar hazırlığa Selahattin Demirtaş’ta gelir herhalde değil mi? Sakın korkma! Tüm bunlar için zemin hazırlandı. Ben bekliyorum… Beklediğim başka ne mi var? Yakında öğreneceksin!!!
Not: Ben buradan aklıselim vicdan sahibi tüm Silivrili hemşerilerime sesleniyorum! 55. Yoğurt Festivali Özcan Işıklar’ın siyasi ikbali uğruna kılıfına uydurulmuş düzmecedir. Türkiye’miz çok önemli bir süreçten geçiyor. Her gün şehit haberleri geliyor. Evlere ateş düşüyor, geride gözü yaşlı anne-babalar kalıyor. En azından şehitlerimizin hatırına bu oyunda oyuncu olmayın ve bu kara propaganda kokan etkinliğe katılmayıp tepkinizi gösterin… Ailenizi alın ve Silivri’mizin mis gibi sahilinde turlayın, çay için, simit yiyin, pikniğe gidin hatta denize gidin hafta sonunuzu kara propaganda kokan sahtelerle geçirmeyin! Güzellikler sizlerin olsun…